NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
حَنْبَلٍ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الرَّزَّاقِ
عَنْ
مَعْمَرٍ عَنْ
الزُّهْرِيِّ
عَنْ أَبِي
سَلَمَةَ عَنْ
جَابِرِ بْنِ
عَبْدِ
اللَّهِ عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
كَانَ يَقُولُ
أَنَا
أَوْلَى
بِكُلِّ
مُؤْمِنٍ مِنْ
نَفْسِهِ
فَأَيُّمَا
رَجُلٍ مَاتَ
وَتَرَكَ
دَيْنًا
فَإِلَيَّ
وَمَنْ
تَرَكَ مَالًا
فَلِوَرَثَتِهِ
Cabir b. Abdillah’dan
demiştir ki Nebi (S.A.V.) (şöyle) buyururmuş:
“Ben bir müslüman'a
kendisinden daha yakınım. (müslüman) bir kişi (arkasında) borç bırakarak ölürse
(onu ödemek ) bana (düşer.Müslümanlardan) bir kimse (arkasında) mal bırakacak
olursa (o mal da onun) mirasçılarına aittir.
İzah:
Buhari, feraiz, kefale,
istikraz, tefsir; Müslim, Cuma, feraiz; Tirmizi, feraiz, cenaiz; Nesai, cenaiz;
İbn Mace, Mukaddime, Sadakat, feraiz
Cabir r.a.’den rivayet
olduğuna göre, Nebi efendimiz İslamiyetin ilk yıllarında borçlu olarak ölen
kimselerin cenaze namazının kılmazmış. Bir gün borçlu olarak ölen bir kimsenin
cenazesi getirilmiş te Nebi efendimiz:
“Bu adamın borcu
varmıdir?" diye sormuş, halk
"Evet iki dinar
borcu var" deyince (onun namazını kılmak istememiş ve)
"Kardeşinizin
namazım kılınız” buyurmuş. (Orada hazır bulunan) Ebû Katâdenin
"Ey Allah'ın
Rasûlü, o borcu ben yükleniyorum" demesi üzerine, Onun cenaze namazını
kıldırmış.[Buhari, feraiz, Zekat, kefale; Müslim feraiz; Ebû Davûd, vesaya;
Nesâi, Cenaiz; İbn Mace, Sadakat, Ahmed b. Hanbel, II, 70.]
Fakat daha sonraları
İslâm fütuhatı gelişip İslam devleti zenginleşince, Nebi efendimiz
"Ben müslüinanlara
kendilerinden daha yakınım. Kim bir borç bırakırsa ödemesi bana düşer. Kim de bir
mal bırakırsa mirasçılarınındır." buyurarak[Mansûr Ali Nasıf, el-Tac
licamiul-usûl, 11-226] bu uygulamayı yürürlükten kaldırmıştır.[Miras Kamil,
Tecrid-i sarih tercemesi, VII-390.]
Metinde geçen "ene
evlâ bikülli mü'minin" cümlesi Ahzâb sûresinde şu manaya gelen lafızlarla
ifade buyurulmuştur. "Nebi mü'minlere canlarından ileridir."[Ahzâb 6]
Rivayete göre Rasûl-ü
Ekrem Efendimiz Tebük seferine gidileceğini ilan edince bazı kimseler
ailelerinden izin isteyeceklerini söylemişler. Bunun üzerine bu âyet-i kerime
indirilerek "Nebiin emr u irşadı mü'minlere nefislerinin delaletinden
daha hayırlıdır.[Ahzâb 6] buyurulmuştur.
İbn Abbas (r.a.) ile
Atâ b. Ebî Rebâh bu âyet-i kerimeyi şöyle tefsir etmişlerdir. "Rasûl-u
Ekrem mü'minleri bir şeye davet eder, nefisleri de başka bir şeye davet
ederse, Rasûlullah'ın davetine icabetmek nefislerinin arzusuna uymaktan daha
hayırlıdır." Müfessir, Mukatıl'den de "Peygamber (s.a.v.)'in emirde
irşadına uymak, mü'minlerin
bazısının diğer
bazısının fikir ve içtihadına uymasından daha hayırlıdır." suretinde bir
tefsir nakledilmiştir.[Miras Kamil, Tecrid-i sarih tercemesi, VII, 391.]